Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Tanzimat edebiyatı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
PaTRoN
Admin
Admin
PaTRoN


Mesaj Sayısı : 656
Rep : 3
Kayıt tarihi : 15/09/09
Yaş : 33
Nerden Nerden : Trabzon

Tanzimat edebiyatı Empty
MesajKonu: Tanzimat edebiyatı   Tanzimat edebiyatı EmptyPerş. Eyl. 17, 2009 11:50 am

_Tanzimat edebiyatı

Prof. Ahmet Hamdi
Tanpınar;Tanzimat ve ondan sonra gelişen edebi cereyanları
inceleyebilmek için Türk toplumunu etkilemiş bir kaç realite üzerinde
durmak gerektiğini belirtir. Zira Tanzimat edebiyatı bir medeniyet
değişmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bunu gözden uzak
tutmamak gerekir.
Tanzimat ve sonrası dönemlerde Türk toplumunu
etkileyen sosyal ve kültürel olaylar aynı zamanda edebiyatımızın da
değişmesi ve yenileşmesine ortam hazırlamıştır. Bu önemli olaylar
şunlardır:
1- 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı
2- 1876 ve 1908 birinci ve ikinci meşrutiyet denemeleri.
3- 1918 imparatorluğun dağılışı ile 1923'te Cumhuriyet ilanı ve Ankara'nın başkent oluşu.
Bu
önemli siyasi olaylar ve demokrasi denemelerinin her biri genellikle
bir edebi hareketin başlangıcı ve gelişme ortamı olmuşlardır.
19.
asır Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme ve çöküş devridir. Büyük
fetihler artık gerilerde kalmıştır. Ordular yenilgilerden kurtulamaz
olmuştur.III. Selim devrinde ilk kez orduda yapılan ıslahat hareketleri
ile Avrupa'nın teknik ve kültürel üstünlüğü anlaşılmış ve imparatorluk
yönünü batıya çevirmek zorunda kalmıştır.
İşte Tanzimat edebiyatına
verilen isimde 3 Kasım 1839'da Reşit Paşa tarafından ilan edilen ve
Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş
olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak
adlandırılacak,gerek siyasi alanda gerek edebi ve toplumsal hayatta
batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır. Edebiyat
Tarihçilerimizde 1839 yılını Tanzimat edebiyatının başlangıcı olarak
kabul edeceklerdir.
Tanzimat dönemiyle yeni açılan mekteplerde
öğretimin Türkçe'ye dönmesi, gazeteciliğin başlaması ve garp etkisiyle
beraber gelişen milli şuur sonucunda yepyeni bir ortam doğmuştur.
Tanzimat edebiyatı dediğimiz edebi yenileşme ister istemez toplum
bünyesinde ki bu değişmelere,uyanan yeni fikir akımlarına paralel
olarak ortaya çıkmış,yeni bir medeniyet değişiminin sonucu olarak
gelişmiştir. Tanzimat dönemiyle birlikte edebiyatımızda sosyal ve
siyasal konular günlük olaylar tartışma alanına çekilmiştir.
Tanzimat
edebiyatının ilk nesli olan Şinasi,Ziya Paşa,Namık Kemal'in amaç
bakımından gayretleri aşağı yukarı aynıdır. Bu ilk nesil birbiri
ardından ve birbirlerini bütünleyen çalışmalarıyla Türkiye'de siyasi
Tanzimat devriyle ölçülmeyecek kadar geniş bir aydınlar sınıfı
yetiştirmişlerdir. Asıl yaptıkları iş ise Türkçe'nin gelişmesine
gösterdikleri çaba olmuştur. Bilhassa Şinasi'nin (1826-1871) çıkarmış
olduğu Tasvir-i Efkar gazetesi çevresinde uyandırdığı halkçı dil
hareketi ve peşinden gelenlerin getirdiği yeni edebiyat anlayışı bunda
önemli bir rol oynamıştır. Aynı zamanda Tanzimat edebiyatının kurucusu
sayılan Şinasi şiirde ilk defa eski şekiller içinde yeni kavramları
kullanmıştır. Namık Kemal ise daima geniş yankılar uyandıran eserler
yazmış,neslinin en gür sesli şairi ve dava adamı olarak
görülmüştür.Ziya Paşa divan şiiri geleneğini sürdürmesine rağmen,siyasi
ve sosyal düşünceler,halk dilinin yazı dili olmasını savunan
fikirleriyle arkadaşlarının ortak ülkülerine katılmıştır.
Tüm bu
yapılmak istenenlere rağmen Tanzimatçılar beş asır devam eden divan
edebiyatı geleneğinden tam olarak kurtulamamışlardır. Bu ilk neslin
genel sanat felsefesi �toplum için,vatan için,hürriyet ve halk için
sanat anlayışı olmuştur.
Tanzimat edebiyatının birinciler kadar
kavgacı olmayan ikinci nesli diyebileceğimiz Hamit,Ekrem ve
Samipaşazade Sezai gibilere gelince;bunlar ustalarının izinde yürümekle
beraber,siyasi ortamın ve devlet yönetimindeki baskının Tanzimat'ın ilk
yıllarına oranla ağırlaşması sonucu Toplum için sanat felsefesini
bırakıp Sanat için sanat görüşünü benimsemişlerdir.
Tanzimat
Edebiyatının bu iki nesli arasında Namık Kemal,Şinasi,Abdülhak Hamit
gibi güçlü temsilcileri yetişmiş olmasına rağmen, o yıllarda son
çırpınışlarını gösteren eski edebiyatla,tutunmaya çalışan yeni edebiyat
boğuşma halindedir.Bu devirde okuyan ve yazan kitle arasında eski
edebiyata bağlı olanlar hala kabarıktır.Buna rağmen yeni neslin
görüşleri bilhassa bizim için tamamen yeni olan gazete
yazıları,roman,tiyatro,eleştiri gibi nesir çeşitlerinde daha kısa
zamanda ve kolayca zafere erişir.

Tanzimat Edebiyatının Genel Özellikleri:

a.
Tanzimat edebiyatı sanatçıları, Divan edebiyatında bulunan şiir, tarih,
mektup, v.b gibi edebiyat türlerini Batı anlayışına göre
yenileştirmişler; ayrıca, Divan edebiyatında hiç bulunmayan makale,
tiyatro, roman, hikaye, anı, eleştirme, v.b. gibi yeni edebiyat türleri
getirmişlerdir.
b. Tanzimat edebiyatının özellikle ilk devirlerinde
yetişen sanatçıların çoğu (Ziya Paşa, Namık Kemal, v.b...) Montesquieu,
Rousseau, Voltaire, v.b. gibi Fransız devrimci yazarlarının etkisi
altında kalarak, makale ve şiirlerinde zulme, haksızlığa, hırsızlığa.
geriliğe karşı şiddetli bir dille mücadeleye girişmişler; vatan,
millet, hürriyet. hak, adalet, kanun, meşrutiyet. v.b. gibi kavramları
memlekete yaymaya çalışmışlar, toplum için sanat anlayışını
benimsemişlerdir. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen
sanatçılar ise (Recai-zâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hâmit, Sami Paşa-zâde
Sezai v.b.) toplum işlerine daha az karışmışlar, sanat için sanat
anlayışını benimser görünmüşlerdir.
c. Çoğu Fransız edebiyatını
örnek olarak alan bu sanatçıların bir kısmı Klasisizm (Şinasi, Ahmet
Vefik Paşa, Ali Bey, v.b.).bir kısmı da Realizm (Recai-zâde Mahmut
Ekrem, Sami Paşa­zâde Sezai, Nabi-zâde Nâzım, v.b.) akımlarının etkisi
altında eserler vermişlerdir.
ç. Tanzimat edebiyatı, Divan
edebiyatının tersine olarak, seçkin kişiler için değil, halk için
meydana getirilen bir edebiyat olmak iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Bu
görüşü benimseyen sanatçılar (Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet
Mithat, Ali Bey, v.b.) özellikle makale, tiyatro, anı, kısmen de roman
türlerinde bu yolda eserler vermişlerdir. Tanzimat edebiyatının ikinci
devrinde yetişen bazı sanatçılar ise (Recai-zâde Mahmut Ekrem, Abdülhak
Hamit, v.b.) bu amaçtan uzaklaşmış görünmektedirler.
d. Bu görüşün
bir sonucu olarak, dilin sadeleşmesi, konuşma dilinin yazı dili haline
gelmesi düşüncesi savunulmuştur. Tanzimat edebiyatının başlıca
sanatçıları (Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ahmet Cevdet
Paşa, Şemseddin Sami, v.b.) dil konusunda böyle düşünmekle birlikte,
hiçbiri eski alışkanlıklarından kurtulup da büsbütün konuşma diliyle
yazmış değildir. Sade dil, daha çok, tiyatro; anı, mektup, bir dereceye
kadar da makale ve romanlarda kullanılmıştır. Tanzimat edebiyatının
ikinci devrinde yetişen sanatçıların bir kısmı ise ( Recai-zâde Mahmut
Ekrem, Sami Paşa-zâde Sezai, özellikle Abdülhak Hamit) konuşma dilinden
epey uzaklaşmışlardır.
e. Tanzimat edebiyatında en önemli yenilik,
nesirde, anlatımın kuruluşunda görülmüştür. Bu edebiyatta söz hüneri
göstermek değil, birtakım düşünceleri halka yaymak amacı güdüldüğünden,
seci ler atılmış, asıl düşünce ile ilgisi bulunmayan doldurma sözlere
yer verilmemiş, düşünceler sayfalarca süren uzun cümleler yerine kısa
cümlelerle anlatılmaya çalışılmıştır.
f. Tanzimat edebiyatı nazmında
şiirin konusu genişletilmiş, günlük hayatla ilgili her türlü olay,
duygu ve düşünce şiir konusu olarak seçilmiştir;
İlk zamanlarda
Divan edebiyatı nazım biçimlerinin dışına pek çıkılmamış, yeni
düşünceler eski biçimler içinde söylenmiş (Ziya Paşa, Namık Kemal v.b.)
ise de sonraları eski biçimler büsbütün bırakılarak yeni biçimler
kullanılmaya başlanmıştır (Recai-zâde Mahmut Ekrem, özellikle Abdülhak
Hamit, v,b.) ; yeni nazım biçimleri ilkin Fransızca'dan yapılan manzum
çevirilerde görülmüş, telif şiirlerde çok sonra kullanılmıştır;
beyitlerin başlı başına birer bütün olmasıyla yetinilmeyip, bütün
mısralar aralarında bir anlam bağı bulunmasına, Divan şiirindeki parça
güzelliği anlayışı yer yine şiirin baştan sona kadar belli bir düşünce
etrafında gelişmesine; yani konu birliği ne ve bütün güzelliği ne önem
verilmiştir: genel olarak aruz vezni kullanılmakla birlikte, Türk'lerin
tabiî ve ulusal vezninin hece vezni olduğu anlaşılmış, bu vezinle
yazmaya tarafçılık edilmiş (Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Cevdet Paşa
v.b), fakat bu istek geniş bir akım halini alamamış, sadece birkaç
sanatçı (Ethem Pertev Paşa, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Vefik Paşa,
Abdülhak Hâmit, Recai-zâde Mahmut Ekrem v.b.) tarafından girişilen
birkaç deneme ile yetinilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://myforumm.net.tc
 
Tanzimat edebiyatı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» DİVAN EDEBİYATI
» Halk Edebiyatı
» Aşık Edebiyatı
» Tasavvuf (Tekke) Edebiyatı
» FECR-İ ATİ EDEBİYATI(1909-1912)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Eğitim & Kültür :: Forum Kütüphanesi :: Edebiyat-Türkçe-
Buraya geçin: