|
Yazar | Mesaj |
---|
PaTRoN Admin
Mesaj Sayısı : 656 Rep : 3 Kayıt tarihi : 15/09/09 Yaş : 33 Nerden : Trabzon
| Konu: Geri: Bunları Biliyormuydunuz? Çarş. Eyl. 16, 2009 6:43 pm | |
| Ezan sesine hasret kalmak Eski tarz üzere düzgün ve kuvvetli şiirleriyle bilinen şarr Mehmed Fuad Bey'in bir otomobil kazası neticesi kulaklarının sağır olduğunu... Bu değerli şairin, kulağının sağır olduğuna değil, ömür boyu büyük bir manevî hazla dinlediği ezanın ilâhi sadasını duyamadığına üzüldüğünü... Nitekim bu ısdırabını bir şiirinde: Ya Rab! İnayetinle, Resûl-i Mükerrem'in Lütfü bu abd-i âcizin olsun meded-resi, Kâr etti cana artık, işitsin kulaklarım Candan tehassür eylediğim bir ezan sesi! diyerek dile getirdiğini... | |
| | | PaTRoN Admin
Mesaj Sayısı : 656 Rep : 3 Kayıt tarihi : 15/09/09 Yaş : 33 Nerden : Trabzon
| Konu: Geri: Bunları Biliyormuydunuz? Çarş. Eyl. 16, 2009 6:43 pm | |
| Az sözle çok şey anlatabilmenin zorluğu Devrin gazetelerinden birinin, fıkra yazarlığının başarılı kalem Ahmet Rasim'den (1864-1932) yazı talebinde bulunduğunda usta ya. zarın: "Yazılarım uzun mu olacak, kısa mı?" diye sorduğunu... Gazete yetkilisinin bu soruya bir mânâ verememesi üzerine Ahmet Rasim'in, az sözle çok şey anlatabilmenin zorluğuna vurgu yaparak: "Eğer uzun olacaksa beş, kısa olacaksa on lira isterim." diye açıklama getirdiğini... | |
| | | PaTRoN Admin
Mesaj Sayısı : 656 Rep : 3 Kayıt tarihi : 15/09/09 Yaş : 33 Nerden : Trabzon
| Konu: Geri: Bunları Biliyormuydunuz? Çarş. Eyl. 16, 2009 6:43 pm | |
| "şapkası gelsin kendi kalsın" Atatürk'ün, devrimlerin bir parçası olarak Kastamonu'da bası na giydiği şapkayı bütün Türkiye'de yaygınlaştırmak için trenG binip Ankara'ya hareket ettiğinde bu niyetinden dönemin Vakit Gazetesi'nde çalışan Mecdi Bey müstesna, kimsenin haberinin ol. madiğini... Mecdi Bey'in, gazeteci olarak haberi duyup, binbir zahmetle bulabildiği bir şapkayı kafasına geçirerek istasyonun yolunu tuttuğunu... Yolda, eski meclis binasının önünden geçerken, meclis binasının balkonunda oturan Afyonkarahisar milletvekili "Kel Ali" lâkaplı Ali Çetinkaya'nın (1878-1949) kendisini görüp huzuruna çağırtarak: "Bu gavur şapkasını giymekten utanmıyor musun?" diye bağırıp çağırdıktan sonra kendisinin zindana atılmasını emrettiğini... Daha sonra Atatürk'ün Kastamonu'da ilk kez halkın karşısına şapkayla çıktığını (23 Ağustos 1925) haber alan Ali Çetinkaya'nın mosmor olmuş bir vaziyette kel kafasına geçirecek bir şapka arayıp dururken, aklına birden zindana attırdığı Mecdi Bey'in şapkasının geldiğini ve: "Bana Mecdi'nin şapkasını getirin; ama kendisi içeride kalsın." diye emrederek Atatürk'ü ilk defa bu şapka ile karşıladığını.. | |
| | | PaTRoN Admin
Mesaj Sayısı : 656 Rep : 3 Kayıt tarihi : 15/09/09 Yaş : 33 Nerden : Trabzon
| Konu: Geri: Bunları Biliyormuydunuz? Çarş. Eyl. 16, 2009 6:44 pm | |
| Geldi İsmet gitti kısmet Eskilerin, "Geldi İsmet gitti kısmet!" diye özetledikleri halkın sefaletle boğuştuğu o İsmet İnönü'lü yılların birinde rivayete göre; "Serdengeçti" dergisinin sahibi Osman Yüksel Serdengeçti ile İsmet İnönü'nin tevafuken aynı uçakta yolculuk ettiklerini... İnönü'nün, yanındaki torununun kulağına bir şeyler fısıldayıp, Osman Yüksel'in yanına göndererek: "Osman amca! Dedem, uçaktan para atarak aşağıdakileri sevindirmenizi istedi." deyince edebiyat dünyamızın en hazır cevap edîblerinden Osman Yüksel'in, "Ben para atarsam ancak üç-beş kişi sevinir; ama dedeni aşağı atarsak koca bir Türk milletini sevindirmiş oluruz!.." cevabını verdiğini..- | |
| | | PaTRoN Admin
Mesaj Sayısı : 656 Rep : 3 Kayıt tarihi : 15/09/09 Yaş : 33 Nerden : Trabzon
| Konu: Geri: Bunları Biliyormuydunuz? Çarş. Eyl. 16, 2009 6:44 pm | |
| Merkezî ev "Allah'a bir can borcumuz var; ha urganda, ha yorganda ne fark eder!" diyerek ölümü istihkar edercesine yiğitçe bir hayat süren Osman Yüksel Serdengeçti'nin bir gün, Ankara Cebeci'de bulunan bodrum katı dairesini satmak istediğini... Günün birinde satın almak için evi görmeye gelen bir aileye: "Ev çok merkezî bir yerde. Bir penceresinden bakınca hastane görünür. Bir diğer penceresinden de hapisane görünür. Ötekinden ise Cebeci Mezarlığı... Zaten hayat da bu üçlü arasında geçer." diyerek evini methettiğini... Biliyor muydunuz? | |
| | | PaTRoN Admin
Mesaj Sayısı : 656 Rep : 3 Kayıt tarihi : 15/09/09 Yaş : 33 Nerden : Trabzon
| Konu: Geri: Bunları Biliyormuydunuz? Çarş. Eyl. 16, 2009 6:44 pm | |
| Hiçlik makamı Sadrazam Talat Paşa'nın, bir gün edebiyat tarihimizin en büyük hiciv şairlerinden olan Neyzen Tevfik'e (1879-1953) içinde bulunduğu perişanlıktan kurtarmak için memuriyet teklif ettiğini... Neyzen'in, Talat Paşa'ya: "Memuriyeti kabul edersem sonunda ne olacağım?" diye sorması üzerine, Paşa'nın memurluk makamlarını tek tek saydığını... Bu cevaplardan tatmin olmayan Neyzen'in: "Daha sonra?" diye tekrar sorunca Talat Paşa'dan "hiç" cevabını alması üzerine de 'İşte ben bugünden hiçim!" diyerek teklifi reddettiğini... Biliyor muydunuz? | |
| | | PaTRoN Admin
Mesaj Sayısı : 656 Rep : 3 Kayıt tarihi : 15/09/09 Yaş : 33 Nerden : Trabzon
| Konu: Geri: Bunları Biliyormuydunuz? Çarş. Eyl. 16, 2009 6:45 pm | |
| Medeniyetimizin ilim boyutu Medeniyetimizin ilim boyutu ile alâkalı olarak, George Sarton'un, "Introduction to the History of Science" kitabının mu kaddimesinde: "Orta Çağ'da ilim yoktu diyenlere cevap olarak, Batı'da emsali olmayan sadece birkaç ismi zikretmek yeter. Müslümanlar, fethettikleri ülkelerin ilim ve kültürlerini derhal özümseyip, tam bir fikir ve araştırma özgürlüğü içinde ilme yepyeni ve çok güçlü bir ivme kazandırdılar. Çok kısa süre içinde ve İslâm dünyasının her yanında her seviyede okullar, kütüphaneler, rasathaneler ve hastahane-ler kurdular." diye yazdığını... Gerçekten de ilme yepyeni bir ivme kazandıran Müslümanların birbirinden değerli ilim adamları yetiştirdiklerini... Bunlardan El-Harizmî'nin, 1000 yıl önce ameliyatlarda iplik yerine karınca başı kullandığını... (Bu metod Harizmî'den sonra ilk defa ancak 1995 yılında Manchestar'da uygulandı.) "Eş-Şifâ" ve "el-Kanun fi't-Tıb" adlı kitapları yedi asır Batı üniversitelerinde en önemli tıbbî eserler olarak okutulan Ibn-i Sina'nın, nabızdan 300 hastalığı teşhis ettiğini... Optiğin görme, yansıma, kırılma, gökkuşağı ve renk gibi hemen bütün konularında incelemelerde bulunan İbn Heysem'in, görmenin gözden çıkan ışınlarla gerçekleştiğini savunan gözışın teorisini reddederek ışığın cisimlerden yansıdığını belirttiğini... Maddelerin yoğunluğunu ölçen el-Birûnfnin bu ölçümlerini modern kimyanın, çok küçük farklarla tasdik ettiğini... Arap dili ve tefsir âlimi Yahya b. Ziyâd el-Ferra'nın, daha ikinci asırda ayın ışığını güneşten aldığını yazdığını... İmam Gazalî'nin, Tuhfe'sinde, güneş-ay tutulması, yerin küre oluşu gibi ilmî konuları şeriata aykırı görmenin bizzat şeriata zarar vereceğini belirttiğini... | |
| | | | Bunları Biliyormuydunuz? | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |